Tesbih çekme alışkanlığı, geçmiş yüzyıllarda sadece din ile özdeşleşen bir alışkanlık gibi görünse de; artık günümüzde dünyanın pek çok yerinde pek çok ırkın insanları dini boyuttan bağımsız olarak da tesbihi rahatlatıcı bir araç olarak kullanmaktadır. Ülkemize bakıldığında ise, bu tip alışkanlıkların daha çok iç bölgelerde ve kırsal bölgelerde yaşayan insanların daha sıklıkla edindikleri bir alışkanlık olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise o bölgelerde yaşayan kişilerin sürekli olarak tarımsal faaliyetlerde uğraşmalarıyla birlikte el uğraşlarına kendilerini çok alıştırmaları, hasat bittikten sonra da alışkanlıklarını devam ettirebilmek için ellerini oyalayacak bir unsur olarak tesbih kullandıkları gösterilmektedir. İslam dininde ise tespih çekmenin asıl amacı, Allah’ı zikretmektir. İnsanlarımız Allah’ı zikretmek en güzel boncuklardan tespih yapmışlar ve bu boncuklar bazen reçine balının yüzyıllar sonra taşlaşması sonucu oluşan kehribar tesbihi, bezen bir akik taşından yapılan tespih, bazen ise kuka tespihi olabilir.

 

Bunların yanı sıra tesbih edebiyat alanında da oldukça yer etmiş ve kitaplara, romanlara, şiirlere konu olmuştur. Ayrıca tespih tutkusu bazı kişilerin hayatında oldukça fazla yer etmiş ve bu alışkanlık onları koleksiyonculuğa götürmüştür. Adana tesbih yapımında çalışan ustaların;  artık günümüzde birçok yönden şaheser yarattıkları bir gerçektir ve özellikle Osmanlı döneminde tesbih işlemeleri oldukça göz alıcı ilginç ve sanatsal bir işçilik içerirdi. Tesbih işinde Ebru sanatının da kullanılması buna en güzel örneklerden biridir diyebiliriz. Emek gücü olan tesbih kültürümüzün bir parçası olarak halen devam etmektedir.